Ingiltere Güncesi-1

Merhaba ,
Bloga yazdığım birbiri ile alakasız diğer yazılar ile karışmaması için İngiltere ile ilgili yazılarımı "günce" başlığı altında toplamaya karar verdim. Çok özel bir içerik olursa parantez içinde başlığa eklerim. Ne dersiniz?

Bu yazı buradaki ilk haftamızda sevdiklerim, sevmediklerim ve şaşırdıklarımdan ibaret olacak. Zira sizleri sıkmadan deneyimlerimi aktarmaya çalışacağım.

Hadi başlayalım!

* Sevdiklerim *

1- Her evin kapısının önünde 4 farklı renkte belediye tarafından verilmiş çöp kutusunun olması. Yeşil kutulara teneke, cam ve plastik ambalaj çöplerini; mavi renkli olana karton ve kağıtları; kahverengi renkli olana yenilebilecek durumda olan ancak sizin dökeceğiniz gıdaları ve siyah olana diğer bütün çöpleri koyuyorsunuz. Bir hafta perşembe günü yeşil ve kahverengi çöpü; diğer hafta yine perşembe günü mavi ve siyah çöpü alıyorlar. Geri dönüşüm kapınızın önünde, evinizin içinde sizinle başlıyor.


2- Kapıdaki posta deliğinden içeri atılan vermek istediğiniz kıyafet, ayakkabı ve takıları koyabildiğiniz poşet. Bir sivil toplum kuruluşu çocukları şiddetten korumak için her hafta belirli bir günde eğer poşetin içine birşeyler koyduysanız kapınızdan alıyor. Verileceklerinizi çarşamba günleri bu poşetle kapıya asmanız yeterli.


3- Hiç kimsenin aceleci davranmaması. Market sırasında, karşıdan karşıya geçerken yada bir başkasının sizi beklediği herhangi bir yerde hiç fark etmiyor; herkes sabırla ve doğal bir şekilde bekliyor. Kimse birbirini sık boğaz etmiyor. Sıra gelmesi için sadece 1 kişi bekleyecekken "Diğer kasayı açsak ?" diyen yok mesela 😉

4- Çocuk Parkı'nın çevresinin çitle sarılı olması. Ağırlıklı yapısı nedeniyle hiçbir zaman açık kalmayan bir kapısı da var. Üstelik çocuk parkının neredeyse 200 metre yakınından bile araba geçmediği halde.


* Sevmedimlerim *

1- Yere, otobüs ve trenlerin içine çöp atıyor olmaları. Abartı seviyede olmasa da yerlerde ve toplu taşıma araçlarının içinde çöp görüyorum.


2- Tüm fasulye konservelerinin tatlımsı salçalı olması. En azından şimdilik benim denediklerim böyleydi. Gerçi alışıyorum o tatlımsı lezzete çünkü birçok şeyde var.

* Şaşırdıklarım *

1- Tahminimden çok sigara içiliyor olması. Sigara içmeyen biri olarak beklentim yüksek sanırım. Ancak tabiki içilmeyen hiçbir yerde sigara içen görmüyorsunuz. 😉


2- Bazı semtlerin Asil olması. Mesela bizim oturduğumuz New Malden , The Royal Borough of Kingston'a bağlı. Royal , asil demek bu kullanımda. Oysaki Merton'un başında Royal yok, orası asil değil. 😮

Bugünlük bu kadar yeterli sanırım. Bir sonraki güncede yine sevdiklerim, sevmediklerim ve şaşırdıklarımdan bahsederiz.

Sorularınız olursa elimden geldiğince onları da cevaplarım.

Sevgiler...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sonbahar ve Yeni Okul Yılına Hazırlık

Bir Anne Adayı Olarak Öğrendim ki - 1 : PERSENTİL

SON YAPRAK (The Last Leaf)