KALP YETMEZLİĞİ (Grafik Saati'nde yayınlanan yazım)


Son yıllarda yaşananlar ve sosyal medya bana "kalp yetmezliği"nin iki anlamı olduğunu öğretti.

1. Sözlük yada tıp literatüründeki anlamı:
Kalp yetmezliği, kalbin sağ, sol veya her iki karıncığının içindeki kanı, her vuruşunda damarlara yeterli miktarda gönderememesi sonucu oluşur. Yani kalbin, vücudun ihtiyacını karşılayacak düzeyde kanı pompalayamamasına kalp yetmezliği denir.

2. Vicdani anlamı:
Duyarsız kalınamayacak kadar zor yada kötü durumlar yaşamış yada yaşamakta olan canlıları ; vicdansızlık, korku, bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti yada ötekileştirme nedeniyle görmezden gelmek. Tepki veremeyecek yada önemsemeyecek kadar kalbi taşlaşmış olmak. 

Önceleri bu kalp yetmezliği türünü genelde hayvanlara eziyet edilen durumlarda görürdüm. Sonra bir baktım ki kadına şiddette, çocuk istismarında ve daha bir çok vahim durumda ortaya çıkıyor. Son olarak da tüm dünyada bir şekilde haber olan , tüm ülkelerdeki aydınların destek verdiği bir direniş; canım ülkemdeki çok büyük kitlelerce yok sayılıyor.

Evet Nuriye ve Semih'in direnişinden bahsediyorum. Yaşanan tepkisizliği de KALP YETMEZLİĞİ olarak isimlendiriyorum. 

100.000'lerin mağdur olduğu, OHAL KHK'lerine mağdurların bir çoğu karşı çıkamazken; bu durumda işinde olmuş herkesin sesi olmaya çalışan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça nasıl bu kadar az destek görür, nasıl bu kadar ötekileştirilir ve 130. gündeki açlık grevlerini nasıl tutuklu olarak geçirirler aklım değil KALBİM kabul etmiyor. Demekki henüz kalp yetmezliği bana sirayet etmemiş. Ne mutlu bana.

İki yüz küsür gündür direniyorlar, 130 gündür açlık grevindeler, 40 günden fazla süredir tutuklular. Nasıl görmezden gelirim, nasıl boyun eyselerdi derim, nasıl terörist ilan ederim? Bebekleri öldüren, kadınlara tecavüz eden, yaşlıların kafasını kesen IŞİD varken; ekmeğini geri isteyene aynı yaftayı nasıl yapıştırabilirim?

Direnişin yöntemini, açlık grevini eleştirmek başka ; ötekileştirmek, yaftalamak ve görmezden gelmek başka. Eleştiri hepimizin hakkı. Sırt çevirmek ise bir seçim.

Ben seçimimi bu seferlik eleştiri hakkımı kullanmadan HAYATTA KALMALARINI DESTEKLEMEKten yana kullanıyorum. 

Belki farkında değilsiniz ama Nuriye ve Semih yaşar ve işlerine geri dönerse, hepimiz kazanacağız. KHK'lerle işinden olan herkese geri dönüş yolu açılacağı gibi , KALP YETMEZLİĞİ sorunumuzu aşmakta bir adım ilerlemiş olacağız.

Nuriye ve Semih'i görmezden gelir ve yaşatamazsak, onlar ölümsüz birer direnişçi olarak bizler tarafından hep hatırlanarak yaşayacak ama bazı vicdanlar yaşadığı KALP YETMEZLİĞİNİN ağırlığını hiç unutamayacaklar. Çünkü unutturmayacağız. 

Not: Bu yazıda size ne direnişin gelişim sürecini, ne de Nuriye ve Semih'in geçmişlerini anlattım. Bunları merak eden öğrenir. Bir direnişi desteklemek için bireyleri tanımak gerekmez zaten. Direnişin her günü söyledikleri tek bir cümle özü anlatır. "İŞİMİZİ GERİ İSTİYORUZ."







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sonbahar ve Yeni Okul Yılına Hazırlık

Bir Anne Adayı Olarak Öğrendim ki - 1 : PERSENTİL

SON YAPRAK (The Last Leaf)