Hikayesi Olan Ölüler

Herkes okuyacağı kitapları farklı yöntemlerle seçer. Kimi kitapçıdaki çok satanlar bölümünün müdavimidir, kimi arkadaşlarının beğendikleri kıstasına göre kitap satın yada ödünç alır, kimi kitap bloglarını takip eder, kimi edebiyat dergilerinin tavsiyelerini evla görür. Eylem okumak ise, bence diğer herşey teferruattır. Sadece arkadaşım önerdi diye okuduğum da olur, çok satan listesinde ne varmış diye göz attığım da. Sırf kapağını beğenip aldığım kitap da vardır, edebiyatçılar övdü diye internetten getirttiğim de. Önemli olan OKUMAKtır benim için. 

Bazen çok beğenirim okuduğum kitabı notlar alırım defterime, günlerce etkisinden kurtulamam, bazen o kadr sıkar ki zaman kaybı olmadın diye hızlı okuma tekniğiyle literatür tarar gibi okurum. Bazı kitapları yıllar içinde tekrar okur, algısı uygun ve okuyan arkadaşlarıma hediye ederim; bazı kitapları ise okuduğumu bile unuturum. 

Hikayesi Olan Ölüler , Sabit Fikir dergisinde eleştirisini okuduğum ve 2015 Okunacaklar Listeme eklediğim bir kitaptı. Ancak listede 52. sıradaydı. 
Geçen hafta Akbatı AVYM'ye gittim ve her zamanki gibi dayanamayıp D&R'a girdim. Evde okunacak hiç kitap yokmuş gibi alınacaklar listem de yanımda olmadan her zamanki gibi rafların arasında bir saat kadar kayboldum. Yeni çıkanlar rafında Üstüngel Arı'nın yeni eleştirisini okuduğum kitabını görünce elbette elime aldım ve süreç tamamlandı.

Genelde arka kapak yazılarını hiç sevmem ve okumam. Ama Hikayesi Olan Ölüleri'n arka kapağında Altay Öktem'in yazısı olduğunu görünce merak ettim ve işte sonuç ; aradan yaklaşık beş gün geçti, kitabı okudum, sindirdim (aslında sindirmek mümkün değil yazılanları da tabir olarak işte) ve bu sefer ben yazıyorum kitap hakkındaki fikrimi. 

Ben ne edebiyatçı ne eleştirmen ne de bilirkişiyim bu konuda sadece fikir beyan ediyorum. 

Bu kitap belli bir algısı olan ve sınırları keskin olmayan kişilerin okuduğunda , Altay Öktem'in de söylediği gibi hayatlarını değiştirmeyecek ancak hayatı değişmediği için küfredebilecek olgunluğa eriştirecek bir kitap. Geriye kalanlar için yapacak bir şey yok. Ama yine Altay Öktem'in arka kapağa yazdığı gibi "Önce okuyun da ..."

148 sayfanın her yerinde alıntılanası o kadar çok cümle var ki, ben herhangi bir alıntı yapmayacağım. Okuyun ;) 

Sevgiler... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sonbahar ve Yeni Okul Yılına Hazırlık

Bir Anne Adayı Olarak Öğrendim ki - 1 : PERSENTİL

SON YAPRAK (The Last Leaf)