Ingiltere Güncesi-2

Yeniden Merhaba,

Bir önceki yazının formatı ile ilgili olumlu eleştiriler geldiği için aynı formatta devam ediyorum. 

Sorularınızı ve eleştirilerinizi yine aynı açık yüreklilikle bana aktarmanızı rica ediyorum.

* Sevdiklerim *

1. AVM ve Market gibi yerlerin otoparklarında engellilere ayrılmış bölüm ile ailelere ayrılmış bölümün ayrı olması. Sadece engellilerin ve hamilelerin değil, çocukları ilealışverişe gelmiş ebeveynlerin de öncelikli olması bence çok güzel. 



2. Anlamadığınızı söylediğinizde herkesin konuşmasını tane tane devam ettirmesi. Aksine hiç rastlamadım şimdiye kadar. 


3. Herkesin sürekli teşekkür etmesi ve özür dilemesi. "SORRY" ve "THANK YOU" en çok duyduğum konuşma kalıpları. Birçok kişi bunu yapmacık bulduğunu söyledi bana, bense kibarlığın yapmacık gelmesini enteresan buluyorum. 


* Sevmediklerim *

1. Tamircilerin malesef işlerini çok da iyi yapamaması yada bilmemesi. Yaklaşık 1,5 haftadır kombimizi bir türlü tamir edemediler ve eşim sorunun ne olduğunu ve tamir yöntemini bildiği halde dokunamıyor. (Bu arada evin demirbaşı olan herşeyin tamirinden ev sahibi sorumlu. Cebimizden tek kuruş çıkmayacak.)

2. Çok fazla bozuk para taşımak. Bu alışmam gereken bir konu aslında ama insan ilk etapta sevmiyor. Çünkü 1 pence bile geri veriliyor ödemelerin sonunda ve bir de bakıyorsunuz cüzdan bozuk para dolmuş. Ben Poundland'deki (Japon pazarına denk ancak yiyecek de var) jet kasada harcıyorum genelde hepsini. (Kasiyersiz kasaların kullanımı çok pratik; hem kartla hem de kağıt yada metal para ile rahatça alışveriş yapabiliyorsunuz.)


* Şaşırdıklarım *

1. Herkesin markete bez vs den yapılmış katlanıp çantaya da konulabilen çantalarla gitmesi. Çünkü marketlerde poşet ücretli. Çok komik bir rakam ama herkes doğayı korumaya destek veriyor. Herkesin arabasının bagajında yada cantasında bez vs çantalardan görüyorum ve herkes kullanıyor. Yağış olan bir gün kasaların olduğu bölümde biraz oyalandım, yaklaşık 20 kişi laışverişini ve ödemesini yaptı, 1 tanesi bile poşet satın almadı. Bence takdir edilmeli. 

Ben de Mehmet'in pusetinin sepetinde bu çantamı taşıyorum. 
Üstelik pusetin saplarına asınca 4 poşetlik market alışverişi alıyor ;) 

2. Herkesin Türkçe birkaç kelime bilmesi ve "Ben Türküm" dediğinizde bildiği bu kelimeleri mutlaka sizinle paylaşmaları. "Merhaba", "Güle Güle" ve "Tamam" en çok bildikleri kalıplar. 


3. Pazarda pazarcıların malını satmak için bağırması. Dün hava çok güzeldi ve Mehmetle Kingston'a gezmeye gittik. Kingston'ın merkezinde trafiğe kapalı bir bölüm var orada pazar ve bizim fuarlardaki yemek çadırlarına benzeyen yerler var. Kenarlarda da banklar ve orta kısımda piknik masasına benzer masalar var. Çok keyifliydi açıkçası. 


Crepe with Nutella and Strawberries

Bir sonraki güncede buluşmak üzere hoşçakalın. Sevgiler...













Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sonbahar ve Yeni Okul Yılına Hazırlık

Bir Anne Adayı Olarak Öğrendim ki - 1 : PERSENTİL

SON YAPRAK (The Last Leaf)